Başlangıç güzeldi. Giriş iyiydi. Sonu ve özellikle sarhoş kısımları gayet iyiydi. Bugün, Bursa Devlet Tiyatrosu’nun Kahvaltı Dahil oyunu üzerine konuşmak istiyorum.
Neden Kahvaltı Dahil Oyunu?
Uzun süredir tiyatroya gitmiyordum. Çünkü, sezon başlamamıştı. Sezon ise ekim ayında açıldı. Ben, özellikle Bursa Devlet Tiyatrosu’nu çok beğeniyorum. Çünkü, devlete ait olması belirli bir kalitenin sağlandığının kanıtı. Her şeyin para olmadığını kanıtlar biçimde aktif ve etkili. Bu nedenle, Bursa Devlet Tiyatrosu’nun oynadığı birçok oyunu izledim. Özellikle son 3-4 sene içerisinde oynanan oyunların neredeyse hepsini izleme fırsatı buldum. Bazıları çok iyi olduğu için 2 defa izlemek istedim. Bursa’yı seviyorum. Ahmet Vekif Paşa’yı ise çok ayrı seviyorum. Çünkü, yıllarca yanında bulundum. Şehrin tam göbeğinde bir yer. Çocukken de gittiğim bir yerdi. Bundan dolayı, yeri ayrı.
Kahvaltı Dahil Oyunu Konusu Nedir?
Kahvaltı Dahil oyunu, bir otelde geçiyor. Konusu, otelde olan bitenler. Yazar, olayları çok iyi gözlemiş görünüyor. Ben özellikle, yazarın bakış açısını merak ettiğim için oyunu izlemek istemiştim. Otelde neler olur? Otele kimler gider? Oteller nelere şahit olur? Otellerde nasıl olaylar gerçekleşir? Örneğin; karısını aldatan bir insanın gittiği bir yer midir otel? Yoksa, bayi toplantıları için gidilen bir yer midir? Gönül kırıklığı olan bir insanın gittiği yerler midir oteller? Otellere nasıl insanlar gider? Neden giderler? Neler yaparlar? İçip içip olay mı çıkarırlar? Yoksa, orada olmaları gerektiği için mi giderler? Ben, izlerken, farklı düşüncelere daldım. Özellikle yazarın bakış açısını çok beğendim. Kahvaltı dahil oyununun otelde geçtiğini söyleyelim. Otelin farklı ziyaretçileri gözünden odalara misafir oluyoruz. İnsanların zihnine yolculuk yapıyoruz. Onların neden orada olduklarını ve neyi istediklerini görüyoruz. Oyun bu açıdan güzeldi.
Oyunun konusu olarak; hayat yolculuğunda karşılaştığımız her insanın içimizde silinmez izler bıraktığını görüyoruz. Yazarı, yazmaya iten bir neden ise bu. Kimi zaman bir sevdanın masalsı kahramanı oluruz, kimi zaman da ihanete ve kırıklığa yazılmış bir hikâyenin figüranı. İhanet önemli. Çünkü, otel odalarında genellikle ihanet konusu gerçekleşebiliyor. Tiyatro oyununda da bunu görebiliyoruz. Hatta oyunu izlerken, “bir insan neden otele gider?” sorusunu sıklıkla kendime yönelttim. Yazar gibi düşünmeye başladım. Turist olabilir. İşleri için gidebilir. Bir şeylerden kaçıyor olabilir insan. Belki, görünmek istediği birileri vardır. Belki sevdiklerine ihanet etmek için gitmiştir. Belki, sadece işleri vardır. Zihnimiz ise bu hikâyelerin yankılarıyla doludur. Tıpkı bizim gibi, bazı mekânlar da anıları saklar; duvarları, eşyaları yaşanmışlıkların sessiz tanıklarıdır. Bir gün yolu eskimiş bir otel odasına düşen biriysen, senden önce o odada yaşanan hayatların nefesini hissetmeye çalış… Oyun aslında bunu anlatıyor. Senden önce, o odada yaşayan insanlar vardı. Peki, o odalarda neler yaşanıyor?

kahvaltı dahil
Ben, oyunu, Bursa’da izledim. O nedenle, izlediklerim üzerine yorum yapıyorum. Aynı oyun, farklı bir yerde, farklı oyuncularla ve sahneyle farklı biçimde oynanabilir. O nedenle, yazarın ülkesinde nasıl oynanıyor bilmiyorum. Ancak Bursa’da izlediğim kadarıyla oyuna dair yorum yapıyorum. Özellikle tiyatro oyunları büyük emek istiyor. İzlerken o dekorların nasıl yapıldığına kadar düşünüyorum. Bu nedenle, insanlar gösterdikleri emeğe büyük saygı duyuyorum. Bu nedenle, oyunu izlemenizi tavsiye ederim. Keyifliydi. Bazı noktalarda sıkıldığımı hissettim. Ancak muhtemelen odaklanma süremin düşmesi nedeniyle onu hissettim. Çünkü, oyun tek perde ve yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. Tam olarak bir buçuk saat boyunca telefondan uzak kaldığım anlamına geliyor bu. Biraz sıkılma nedenimi buna bağlıyorum.
Kahvaltı Dahil, yer yer sosyal mesajlar verdi. Doğayı yıkıp, ev yapmaya çalışan bir ekibe de rastladık oyunda. Ancak o ekibin bir üyesi ise, özünde suçu bankacılara attı. Çünkü, belki bankacılarla karşılaşmasa farklı bir düzende daha yeşil binalar yapacağından bahsetti. Bunu duyunca aklıma Beşinci Frank geldi. Orada bankacılarla karşılaşıyorduk. Hatta bankacıların zihnine yolculuk ediyorduk. O oyun yine oldukça keyifliydi. Bankacıların vahşiliğini daha önce aynı sahnede görmüştüm. Elbette, o sadece bir oyundu. Ve bu sadece bir şaka 🙂
Sonuç olarak, ben, Kahvaltı Dahil oyununu beğendim. Dediğim gibi, izleme nedenim yazarın bakış açısını öğrenmekti. Yazarın nelere baktığını görmekti. Çünkü, yazarların farklı dünyaları oluyor. Ben bunu merak ediyordum. Oyunlarla bunu pekiştirmeyi seviyorum. Mutlu biten keyifli bir oyundu. Herkese tavsiye ederim.