Blog yazma denemelerimin 20. yılındayım. Bu nedenle, bloglar üzerine konuşmak istedim. Blog ismi bile beni mutlu etmeye yetiyor. Çocukken, internete ulaşmak bu kadar kolay değildi. Mecburen, internet yokken yapılacak bir şeyler arıyordum. Bilgisayarım vardı. Ancak bilgisayar ile sosyal medyada gezinmek diye bir olay yoktu. Bir dönemler böyleydik. İnternete bağlanmak, pahalı bir olaydı. Hatta telefon çevirerek bağlanılırdı. Gerçekten, hayat çok hızlı akıyor. Dünya çok hızlı değişiyor.
Konu Başlıkları
Blogculuğun Geçmişten Bugüne Evrimi
İlk blogların farklı bir ruhu vardı. Yazabilmek bile büyük başarıydı. Çünkü, herkes yazamıyordu. Ön plana çıkmak kolaydı. Ancak bir uzmanlığınız varsa, elbette kolaydı. Ben çocuktum. Bloglara karşı tutku duyma başladığımda…
-
2000’lerin başını hayal meyal hatırlıyorum. Hakkımda bilgi vermiştim ancak tekrar hatırlayım. 1993 doğumluyum. 2000 yılında, 7 yaşındaydım. 2005 yılında ise 12… Blog yazma denemelerimin 20. yılına girdim. Dürüst olmak gerekirse, yaşamanın bile kolay olmadığı coğrafyadayız. Ülkemizde, zaman zaman yaşamak bile zorlaşıyor. Birçok farklı olay oldu. İnsanlar bazen ne yaptığını bile şaşırdı. Ülkemizin çok karışık olduğu birçok dönem oldu.
-
Ancak hatırlıyorum. İnternetin ilk zamanları çok hoştu. Günlük tadında paylaşımlar çok fazlaydı. İnsanlar bir gününü video olarak çekmezdi. Kendilerini yazılı olarak anlatırlardı. Bu ise benim çok hoşuma giderdi.
-
Sene, 2005 ve 2006 civarları… Bir Deniz Çakmak doğuyor desem yanlış olmaz. Elbette bu doğuş, yazma anlamında… Ancak kimse okumuyor. İnsanlar bir yazıyı neden okur? İnsanlar neden başka insanlar bağ kurar? Bunlara dair bir fikrim yoktu. Geçenlerde, ekşi sözlük üzerinde blogspot başlığı önüme düşünce çok etkilendim. Düşüncelere daldım. Bir yanımda Geleceği Görenler kitabını hatırladı. Okuduğum ve etkilendiğim kitaplardan biridir. Tavsiye ederim.

deniz çakmak
2. Altın Çağ: Blogspot, WordPress, Blogcu.com
-
Türkiye’de blogların popülerleşmesinin bir nedeni, kolayca kurulabilmesiydi. Elbette, bir instagram hesabı kadar kolay alınmıyordu. Buna rağmen, blogspot ile blog açmak gayet kolaydı. Yine kolay elbette. Ancak dönem değişti. Sosyal medya uygulamaları çıktı. İnsanlar artık daha hızlı bağ kuruyor. Blog için gereken güvenlik işlemlerini sağlamak istemiyor. Blog için gerekli olan temalarla uğraşmak istemiyor. Bir hesap açıyor ve paylaşımlarını oradan yapıyor.
-
Eskiden forum kültürü vardı. İnsanlar forumlarda takılırdı. Sizler için birçok forum sayabilirim. Hatta arada bir girip nostalji yapıyorum. Çünkü, forum bile geçmişte kalmış gibi geliyor. İletişim çok yavaş oluyor çünkü. Ek olarak, aranan bir konuyu bulmak çok zor oluyor. Günümüz biraz yapay zeka dünyası…
-
Blogların birer dijital günlük, bazen de uzmanlık alanı haline gelişi mükemmel bir dönemdi. Kimileri dijital günlük gibi tutardı. Örneğin, bunu bazen ben yapıyorum. Unutmamak istediğim bilgileri bloğuma kaydediyorum. Bazılarını yaymak istiyorum. Başka insanlara da faydalı olmak istiyorum. Bazı insanlar ise uzmanlık alanlarında yazardı. Yine yazanlar var. Ancak sayıları çok az.
- Yukarıda ve ekşi sözlük üzerinde söylediğim gibi, blogspot ve wordpress beni çocukluğuma götürüyor. Çocukluğumun mutlu günlerine dönüyorum. Bu nedenle, blog yazmak benim hobim oldu.

deniz çakmak
3. Sosyal Medyanın Yükselişi: Bloglara Darbe mi, Yeni Alan mı?
-
2009 sonrası sosyal medya platformlarının yükselişiyle birlikte blogculuk büyük bir sınav verdi. Facebook’un yaygınlaşması, Twitter’ın kısa ve hızlı mesajlarla gündemi ele geçirmesi, Instagram’ın görsel öncelikli bir mecra yaratması blogların okur kitlesini etkiledi.
Peki bu, blogların sonu muydu? Aslında hayır. Blogculuk darbe aldı ama yok olmadı. Sosyal medya, blogların yerini tamamen almadı, sadece işlevini değiştirdi. İnsanlar gündelik düşüncelerini Twitter’da paylaşmaya başladı, ama derinlemesine yazılar için bloglar hâlâ tercih edilen mecraydı.
Kimi blog yazarları sosyal medya sayesinde daha geniş kitlelere ulaştı. Örneğin, Twitter’da takipçilerini bir yazısına yönlendirmek, bloga ekstra okur kazandırdı. Yani sosyal medya, blogları tamamen yok etmedi; onları dönüştürdü ve yeni bir etkileşim alanı sundu.
4. Yeni Nesil Blogculuk: İçerik Pazarlaması ve SEO Çağı
-
2010’larla birlikte blogculuk profesyonelleşmeye başladı. Artık blog yazıları sadece kişisel düşünceleri paylaşmak için değil, aynı zamanda markaların içerik stratejilerinin bir parçası olarak da kullanılmaya başlandı.
SEO (arama motoru optimizasyonu), blog yazılarında en çok kullanılan kavram haline geldi. Artık yazılar sadece okunmak için değil, Google’da üst sıralara çıkmak için de yazılıyordu. Anahtar kelime araştırmaları, okunabilirlik kriterleri ve teknik detaylar blogculuğun gündemine girdi.
Benim için bu dönem, denizcakmak.com’un daha bilinçli bir içerik stratejisine evrilmesi anlamına geliyor. Artık sadece yazmak değil, aynı zamanda okuyucuya ulaşmak da önem kazanmış durumda. Bu dönüşüm, blogculuğun bir “hobi” olmaktan çıkıp bir meslek haline gelmesinin en önemli göstergesi oldu.
5. Blog ve Yapay Zekâ: Yeni Bir Dönüm Noktası
-
Son yıllarda yapay zekâ, blogculukta yepyeni bir dönüm noktası yarattı. ChatGPT gibi araçlar sayesinde içerik üretimi artık çok daha hızlı hale geldi. Ancak bu durum bazı soruları da beraberinde getiriyor: İnsan emeğiyle yazılmış içerik mi daha değerli, yoksa yapay zekâ destekli içerik mi?
Gerçek şu ki yapay zekâ, blog yazarlığını kolaylaştıran bir araç. Fikir bulmada, araştırmada ve hatta yazı taslağı oluşturmada büyük fayda sağlıyor. Ancak bir yazının ruhunu, samimiyetini ve kişisel dokunuşunu hâlâ insan katabiliyor.
Blogculuğun geleceğinde yapay zekâ destekli içeriklerin daha çok yer bulacağı kesin. Fakat asıl farkı yaratacak olan, blog yazarının kendi deneyimleri, hikâyeleri ve özgün bakış açısı olacak.
6. Blog Bitmedi, Dönüştü!
-
Bugün geriye dönüp baktığımızda, blogculuk 20 yıl içinde inanılmaz bir yolculuk yaşadı. Kişisel dijital günlüklerden, profesyonel içerik üretim araçlarına dönüştü. Sosyal medyanın yükselişiyle darbe alsa da yok olmadı, sadece rol değiştirdi. SEO, içerik pazarlaması ve yapay zekâ ile birleşerek farklı bir boyuta taşındı.
Ama bir gerçek var ki değişmedi: Blogculuğun özü, yazmak ve paylaşmaktır. Bloglar hâlâ dijital dünyanın en samimi mecralarından biridir. Bir tweet unutulur, bir Instagram hikâyesi kaybolur; ama bir blog yazısı, yıllar sonra bile okunmaya devam eder.
-
Özünde aynı konu devam ediyor: yazmak, paylaşmak ve iz bırakmak… Çünkü, insan iz bırakmak isteyen bir canlı. Ben buna inanıyorum. İz bırakmak için yazanlardan biriyim. Okununca çok mutlu oluyorum.
-
Son olarak, okur olarak nasıl buluyorsunuz? Size, “Sizce blogların geleceği nerede?” denilseydi ne derdiniz? Yorum bölümünden bunları belirtebilirsiniz.
mert
gayet derinlemesine incelenen bir yazı olmuş. siz kadar olmasa da bi 12-13 yıllık blog tutma geçmişi olan bir ben olarak, yazdıklarınıza katılmakkla birlikte birkaç kelam etmek istiyorun.
günümüz sosyal medya hesaplarında envai çeşit kategorilere ait olan pek çok alana ait bloglar açılır blog tutulurdu. bazı kitleler böyle niş adı altında yararılırdı.
ayrıca bugün eğer yapay zeka (chatgpt, cursor, claude, gemini vb) araçları varsa hepsi aslında tarihte açılmış ve hala açılıp bilgisi güncellenen bloglar sayesinde var demektir.
pek çok arkadaşımız, o dönemlerde aynı insanlara ulaşabilmek, iletişimdee olmak, paylaşımda olmak adına, internetin nimeti olarak bloglarında ödev notlarımj, ders notlarını, hayattan öğrendiklerini vb pek çok şeyi kağıtlardan bir bir bloglsrına geçirirlerdi. bu sayede iyi ziyaretçi ile kazanç elde etmeye çalıştığı gibi bir şekilde yardımlaşma fayda sağlamaayı da kendine göre böyle amaç etmişlerdi.
gel gelelim günümüzde bu yazınızda değindiğiniz gibi ssosyal medyaya kayan bir süreç oldu. ama gördüğüm kadarıyla pek çok popüler hesabın da aklı başında blog siteleri var ve bloglarını tutmaya güncellemeye güncel tutmaya devam ediyorlad.
her eneyse özetle, güzel zamanlardı, amatör ruhun gerçek anlamda yaşandığı yaşadığı zamanlardı. elbette unutmamak gerekir ki, o zamanlara ait söylencek bir şey varsa; adsl hizmetin dahi geldiği ilk yıllar 2005-2006 gibi yıllardı. o yıllarda bile internet kafeler popüler evde internetler bir nebze varla yok arasındaydı.
güzel zamanlar şimdi kimine göre nötrleşti kimine göre daha güzel oldu, kime ne oldu bilinmez. ama şimdi bloglar yaşıyor mu diye bakınırken rastladığım buraya epeyce uzun olsa da yazarken keyif aldığım bir yorum bırakmak istedim.
başarılar..
Deniz ÇAKMAK
Öncelikle size teşekkür etmek isterim. Çünkü, hızlı ve etkili biçimde kendinizi anlatmışsınız. Sizlere kesinlikle katılıyorum. İnternete herkesin ulaşımı yoktu. hatta bilgisayar bile gerekli değildi bir dönem. Çünkü, bilgisayar üzerinden yürümüyordu işlemler. ancak ben biraz şanslıydım. benim tüplü bir arçelik bilgisayarım vardı. onunla çok mükemmel vakitler geçirdim. çok mutluydum o dönemler 🙂 onunla gündemi yakalamaya çalışıyordum…kesinlikle, amatör ruh vardı. insanlar daha farklıydı. nerede o eski bloglar? nerede o eski insanlar? nerede o eski bayramlar? 🙂 teşekkür ederim yorumunuz için. Daima beklerim.